NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
الْحَسَنُ
بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ
الصَّبَّاحِ
حَدَّثَنَا
عَفَّانُ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَاحِدِ
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
الْأَعْمَشُ
عَنْ مَالِكِ
بْنِ
الْحَارِثِ
قَالَ
الْأَعْمَشُ
وَقَدْ سَمِعْتُهُمْ
يَذْكُرُونَ
عَنْ
مُصْعَبِ بْنِ
سَعْدٍ عَنْ
أَبِيهِ
قَالَ
الْأَعْمَشُ وَلَا
أَعْلَمُهُ
إِلَّا عَنْ
النَّبِيِّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ التُّؤَدَةُ
فِي كُلِّ
شَيْءٍ
إِلَّا فِي عَمَلِ
الْآخِرَةِ
A'meş dedi ki: Ben o (akranım
ola)nların Mus'ab b. Sa'd'ın babası (Sa'd b. Ebî Vakkas) dan rivayet
ettiklerini duyduğum; benim de ancak Nebi'den geldiğini bildiğim bir rivayete
göre; Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Âhiret amel(ler)i
dışında (kalan) her işte teenni (elden bırakılmamalıdır.)"
İzah:
Teenni: Yavaş ve
yumuşak hareket etmek demektir. Büyüklük ve yüksekliğin ölçüsü olan pek değerli
bir alışkanlıktır. Bu huy ile ancak nefsini sabır ve sebata alıştırabilenler
huylanabilirler. Bu ahlâkı elde edebilirler.
Yavaş yavaş, yani acele
etmeksizin yapılan işe, hata ve pişmanlık yol bulamaz. Ceza vermekte acele
davranmamak, iyilik ve mükâfatta ise acele etmek gerektiği gibi, günlük
işlerde, davranışlarda, olaylarda da teenni lâzımdır.[Ahmed Rifat, Tasvir-i
Ahlâk, 312.] Ancak, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte de açıklandığı üzere,
ahiretle ilgili olan hayırlı işlerde yavaş davranmak söz konusu olamayacağı
gibi, şer'î bir maslahatın söz konusu olduğu yerlerde de yumuşaklık ve
merhametten bahsedilemez. İşte bunun içindir ki Resul-i zişan efendimiz:
"Eğer kızım Fatıma hırsızlık yapsaydı elini keserdim"[Sünen-i Ebu
Davud, Hudud] buyurmuştur.
Vakti gelip çatmış
hayırlı bir işte de yavaş olmak söz konusu değildir. Bunun içindir ki
"Mekke'ye gitmekte acele ediniz"[Suyûtî, el-Camiüs.sagîr, II, 62.]
buyurulmuştur.
Fakat, henüz vakti
gelmeyen bir iş için acele etmek de doğru değildir. Zira, herşeyin bir zamanı
vardır. Meyveler bile olgunlaşmadan kopanlamaz. Bir işin vaktinden önce
olmasını istemek aceleciliktir, işte Hz. Nebi'in: "Teeni Allah'dan, acele
şeytandandır."[Tirmizî, birr] mealindeki buyruğunu böyle anlamak gerekir.
Bu bakımdan kendi hür irademizle karar verip, hareket etme yetkisine sahip
olduğumuz dünyevi işlerde teenni ile ve gerektiğinde istişare, istihare
yollarından geçerek hareket lâzımdır.